Hüseyin Tatoğlu Kültür Merkezi'nde, Hatice Erdem Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi tarafından gerçekleştirilen ve başta Kaymakam Mehmet Yapıcı olmak üzere, ilçe protokolünün katıldığı program, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başladı.

Okul Müdürümüz Selim DERVİŞOĞLU açılış konuşmasında;"İstiklal Marşı, milletin tam manasıyla kusursuz bir varoluş manifestosudur." "İstiklal Marşı, evrensel bir istiklal, özgürlük, direniş bildirisidir. Milletçe ruhumuzu coşkulu ve heyecanlı bir dille ortaya koymuştur. İstiklal Marşımız, inanç ve vatanseverlik değerleriyle milletin benliğini yeniden inşa etmiştir. Özgür ve onurlu yaşamayı hayatın en önemli nedeni olarak gören milletimiz, emperyalist işgalcilere karşı destansı direniş ortaya koymuştur. Bunu bütün dünyaya 'İstiklal Marşı' ile ilan etmiştir. Bu marş öncelikle milletindir. Genci, yaşlısı, kadını, erkeği ile Anadolu direnişinde yer alan herkesi harekete geçirmiştir. Her ne kadar bu marşı vatan şairi Mehmet Akif Ersoy yazdıysa da  taşıdığı derin anlamı ile millete aittir ve hep ait olacaktır. İstiklal marşımızın kabulünün 102. Yıldönümünü onurla gururla kutluyoruz." şeklinde ifade etti.

Programa Milli Şair Mehmet Akif Ersoy'un hayatının anlatıldığı video gösterisi ile devam edildi.

Tarih Öğretmenimiz Elif IŞIK, günün anlam ve önemini belirten konuşmasında; Milletlerin hayatında geleceklerine yön veren önemli olaylar ve kilometre taşı niteliğinde abidevi şahsiyetler bulunduğunu belirterek şunları söyledi: "Genç nesillerin iyi yetişmeleri, geleceğe güvenle bakabilmeleri, millet hayatında yeni değerlerin ortaya çıkabilmesi ve milli şuuru ayakta tutabilmek için bunları hatırlamak gerekir. İşte kara günlerin göstergesi, kahramanlık destanımız, heybetli kimliğimiz,  yurtseverlik ve özgürlük aşkımız İstiklal Marşı ve milletimizin sinesinden çıkarak onun acılarını, umutlarını, kararlılığını, 'Hayal ile yoktur işim, her ne demişsem görüp de söylemişim' diyerek abideleştiren Mehmet Akif." İstiklal Marşı'nı anlamak için onun hangi şartlarda yazıldığını bilmemiz ve bu çerçevede değerlendirmemiz gerekmektedir. İstiklal Savaşı'nın elemli, buhranlı günlerinde, İzmir bitmiş, Bursa düşmüş, Afyon kaybedilmiş.  Düşman orduları Türk yurdunun her yerine sokulmuş. İşte ülkenin içinde bulunduğu bu zor koşullarda Anadolu'da tutuşan heyecanı koruyacak bir marş yazılması kararlaştırıldı. Böyle büyük bir güç ve kudreti barındıracak bir şiiri ancak yaşantısıyla, Anadolu'nun çektiği ıstırabı hissedebilecek, onun için yanıp kavrulan biri yazabilirdi. O kişi, hiç şüphesiz ki milli mücadeleye gönül vermiş, ulusun derdiyle dertlenmiş Mehmet Akif Ersoy'dan başkası değildi. Göğsündeki sonsuz iman, bitip tükenmek bilmeyen vatan aşkı ve hürriyete olan sonsuz inancıyla bu marşı sadece ve sadece o yazabilirdi. Öyle ki onun, "Korkma cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz, bu yol ki hak yoludur, dönmek bilmeyiz yürürüz' dizesi, beklenen marşın çok önceden müjdecisidir." İstiklal Marşının bir ulusun trajik bir anda var olup olmama noktasında ihtiyacı duyduğu sonsuz gücü ve her türlü değeri taşıdığını ifade ederek, "Bu marş hepimizindir. Bir milletin şanıdır, şerefidir, onurudur, gururudur. Onu yüksek sesle okurken, kendi şanımızı, şerefimizi yüksek sesle ifade ediyor,  bu vatanın bizim olduğunu ve ebediyen bizlerin olacağını haykırıyoruz" dedi.

Programın son bölümünde, Edebiyat öğretmenlerimizin yönetiminde hazırlanan ve öğrencilerimiz tarafından sahnelenen Mehmet Akif Ersoy ve 12 Mart Oratoryosu'nda, Milli Şair Mehmet Akif Ersoy'un hayatı, edebi ve siyasi kimliğini oluşturan olaylar ve İstiklal Marşı'nın yazılış sürecinden kesitler anlatıldı.